UYGUN - PRATİK DEFTER - TÜRKÇE 8. SINIF

4. BÖLÜM: PARÇADA ANLAM www.sadikuygun.com.tr 102 Yukarıdaki paragraf anlatım tekniklerinden “............................................................” ile yazılmıştır. Deneme sözcüğünü yeni bir edebiyat türüne ilk defa ad olarak koyan Montaigne olmuştur. Montaigne’in türlü konular üzerindeki düşünceleri gözden geçirilirse bu düşünceleri hiçbir plana uymadan hiçbir şeyi kanıt- lamaya çalışmadan, sırf düşünmekten zevk aldığı ve bu zevki bize tattır- mak istediği için yazdığı anlaşılır. Onun denemelerinin konusu bütün ha- yattır, hayat tecrübeleridir. Bu tecrübeler insan ruhu üzerine eğilen, gördüğünü tatlı bir dille delilsiz, ispatsız anlatan görgülü bir adamın haya- tından derlenmiştir. 3. Açıklama (Açıklayıcı Anlatım): Herhangi bir konu hakkında bilgi vermek amacıyla başvurulan anlatım tekniğidir. Yukarıdaki paragraf anlatım tekniklerinden “.................................................” ile yazılmıştır. FİNCAN TAKIMI Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar: “Eski gazeteniz var mı bayan?” Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi. “İçeri girin de size kakao yapayım.” dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. Kakaonun yanında reçel, ekmek de ha- zırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu... Erkek çocuğu bana döndü “Bayan, siz zengin misiniz?” diye sordu. Zengin mi? “Yo hayır!” diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve “Sizin fincanlarınız, fincan tabaklarınız takım.” dedi. Sesindeki açlık karın açlığına benzemiyordu. Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim pa- tateslerin tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı, bir eşim vardı ve eşimin de bir işi... Bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp yerlerine yerleştirdim. Çocukların sandaletlerinin çamur izleri, halının üzerindeydi hâlâ. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim de. Olur da unutuveririm ne denli zengin olduğumu... öyküleme açıklama

RkJQdWJsaXNoZXIy ODAxMzU=