UYGUN - PRATİK DEFTER - TÜRKÇE 7. SINIF
12. Bölüm: EDEBÎ TÜRLER VE SÖZ SANATLARI www.sadikuygun.com.tr 274 © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI © SADIK UYGUN YAYINLARI 5. Bir sanat yapıtının iyi ve kötü yönlerini inceleyerek bir yargı ile belirten yazı türüdür. Çoğunlukla gazete ve dergilerde yayımlanan; güncel olayların, edebiyat kültür ve sa- nat hayatındaki gelişmelerin fazla derine inilmeden, içten bir dille okuyucuyla karşılıklı konuşma havasında işlendiği yazı türüdür. Alanında uzman bir kimsece yazılan, herhangi bir konuda bilgi vermek amacını gü- den, bir görüşü desteklemek, bir savı öne sürüp bunu kanıtlamak ereğinde olan ve bir gazete ya da dergide yayımlanan yazı türüdür. ELEŞTİRİ SOHBET MAKALE Aşağıdakilerden hangisi açıklaması verilen metin türlerinden birine örnek gösterilemez? A) Benim, “Acılı Kuşak”tan sevdiğim şiirler, şairler vardır ama toplumcu-gerçekçi oldukları için değil. Toplumcu-gerçekçi anlayışına bağlı bir şair kötü şiir yazabilir; bunun gibi, toplumcu-gerçekçi olma- yan bir şair de güzel şiirler yazabilir. Güzel şiire temel olacak bir kural şimdiye dek bulunamamıştır. Nâzım Hikmet toplumcu-gerçekçi bir şairdi, onu herkes sevdi. Buna karşılık Ahmet Muhip Dıra- nas toplumcu-gerçekçi bir şair değildi, onu da herkes sevmiştir. Ben, ayrıca “toplumcu-gerçekçi” nitelemesinin şiirde neye yarayacağını da bir türlü anlamış değilimdir. Çok sevdiğim bir arkadaşım bir yazısında, Paul Valery için “bu gerici Fransız şairi” nitelemesini kullanmıştı, kendisine bir şey demedim, düşündüm kaldım. Acaba arkadaşım onun gericiliğini şiirinden mi çıkarmıştı? B) Yeni Cami’ye bir gezinti yapalım, Eminönü Meydanı’nın olmazsa olmazı olan güvercinlerini kesin- likle görmelisiniz. Dört bir yanda, pencerede, her yerde, gökte, minarelerde, elektrik kablolarında, kubbelerde; her yerdeler âdeta. Bu arada kuşlara yem atarak hem kuşları hem de yemden kazanç sağlayan (ama) görme engelli vatandaşlarımızı sevindirmeyi unutmayın. Baktığımızda meydanda tüm heybeti ile duran bu cami, Valide Sultan Cami veya Yeni Cami olarak nitelendirilmiştir. Cami- nin bulunduğu konum, eski İstanbul’un “yahudhane” evlerinin bulunduğu yer. Baktığımızda evler yıkılarak cami inşa edilmiş. Evet, bu arada caminin temeli de çok ilginçtir. C) Dilini yozlaştıranların önce kendilerini yozlaştırdıklarını burada apaçık söylemeliyim. Yazılı ve gör- sel basında Türkçe harfleri kendi ses uyumlarıyla değil, İngilizce ses uyumuyla okuyup söyleyerek örneğin: “Er aş negatif kan aranıyor.” diye duyuru yapıyorlar. Duyuru sözcüğüne “anons”, genç söz- cüğüne “junior” diyorlar. Yıldız sözcüğüne “star”, cankurtaran sözcüğüne “ambulans” diyorlar. Film gösterime girdi demek varken “Vizyona girdi.” diyorlar. Dünya sözcüğü, “world”la yer değiştirdi. Hoşça kal sözcüğü “bye bye” oldu. Halkımız gökyüzüne sema değil, gökyüzü diyor. Aynı anlama gelen bir televizyon kanalının adı “sky”. Yaşam demek varken “life”, haber demek varken “haber portalı”, yüksek, verimli çalışma demek varken “performans” diyorlar. Kendi ana dillerini ayaklar altına almak için âdeta çıldırıyorlar. Siz rahatsız olmuyor musunuz? D) 1900’lü yılların başlarında Max Planck ile hayatımıza giren Kuantum Fiziği; kuantu parçacıkları ile ifade ediliyordu. Planck’a göre, kauntular, enerji düzeyleri ve bu düzeylere bağlı sıcaklık geçişlerini izah etmek, kuantumun varlığını ispat etmek demekti. Ve ona göre, bir enerji spekturumu oluş- turmak için kuantum geçişleri gerekiyordu. İşte bu yüzden günümüzde hemen hemen enerji yani atom olan her yerde, kuantumdan bahsediyoruz.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy ODAxMzU=